Oyun, görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır.
Mevlana
Oyun, insanlığın var olduğu andan itibaren kültürün bir parçası olarak eğlendirme işlevinin
yanında birçok role sahip bir olgudur. Oyun, özellikle çocuk dünyasında sevgi görmek ihtiyacı
kadar vazgeçilmez bir yere sahiptir. Bu nedenle oyun bir çocuk için sadece zaman geçirme ve
eğlenme aracı olan bir faaliyet değildir. Çocuğu eğiten, hayata hazırlayan, aynı zamanda
toplumsal kültürü kuşaklar boyunca aktarmada başat rol üstlenerek karakter oluşumunun
vazgeçilmez bir parçası olduğu söylenebilir.
Araştırmalar, çocukluğun ilk yıllarında neyin iyi bir uygulama olduğuna dair oyunun kanıt
temelli bilgi sağladığını vurgulamaktadır. Bu kapsamda oyunun eğitim bağlamında
tanımlanması her geçen gün devam etmektedir. Bu çerçevede eğitim öğretim faaliyetlerini oyun
ile harmanlayarak bilginin kalıcılığını artırmaya ve çocuk doğasına daha uygun bir eğitim
öğretim faaliyetinin gerçekleştirilmesi için oyun tabanlı öğretim imkanı sağlanmaktadır.
Son zamanlarda bazı araştırmacılar oyunun genellikle neşe, esneklik, aktif katılım, sosyal
etkileşim, tekrarlı bir doğa, hayal gücü gibi çeşitli yapılar içerdiği ile ilgili tartışmalar yer
almaktadır. Oyunu tanımlamanın en uygun yolu oyunun bir spektrumda ifade edilmesidir.
Oyun; tanımı yapılırken bir ölçüt kümesine uymak yerine, serbest oyundan uzanan veya süreç
boyunca gelişmekte olan bir spektrum olarak kavramsallaştırılabilir. Diğer bir ifadeyle serbest
oyundan rehberli oyuna ve oyunsu unsurları korurken amaçlı yetişkin desteği içeren oyuna,
oyunu bir spektrum olarak görerek oyunun gerçek özünün yakalanabileceğini ve öğrenmeyle
ilişkisinin açıklanması mümkün olacaktır.
YÜZ YÜZE YÜZ ÇOCUK OYUNU KILAVUZU:
meb_iys_dosyalar/47/09/767046/dosyalar/2024_01/08145007_yuzyuze100cocukoyunusartname.pdf